Bekir Ağırdır, CHP’nin taktik hamlelerini değerlendirdi
Yazar Bekir Ağırdır, seçim zaferinin kalıcı bir sonuca dönüşmesi için CHP’nin önünde iki yol olduğunu belirtti. CHP’nin “düzene muhalif” bir tarz izlemesinin yeniden güven inşa etmekte başarılı olacağını ifade eden Ağırdır, düzen içinde muhalefetin ise CHP’ye kaybettireceğini kaydetti. Özgür Özel’in çıkışlarını yerinde bulduğunu belirten Ağırdır, lider partisi çizgisinin CHP’ye kaybettirebileceğine dikkat çekti.
Ağırdır’ın “CHP’nin önündeki seçenek: Düzene muhalefet mi, düzenin içindeki muhalif olmak mı?” başlıklı yazısının bir bölümü şöyle:
“CHP’nin ilk adımda peşine düştüğü alan siyasetsizleşmeye ve Meclis’i de devre dışı bırakmaya karşı siyasi alanı genişletmek. Görüldüğü kadarıyla bu taktik hamlenin iki yönü var. Birincisi iktidarın oldubittilerini afişe ederek hala tereddütlü olan, kimliğinin ruhi ve zihni ambargolarından kurtulamamış toplumsal kesimlerin özellikle de muhafazakar dünyanın oluşmuş tereddütlerini pekiştirmek. İkincisi de genel olarak siyasete müdahale kapasitesini genişletip, toplumu yeniden siyasetin içine çekerken kendi değişimi için de enerji üretmek.
TAKTİK HAMLESİ
Son yirmi yıldır yaşadığımız şuydu: Ak Parti her diyalog ihtiyacı duyduğu konuda muhalefeti manipüle etmeyi, arzuladığı sonucu almayı becerdi. Siyasetin zihni, siyasal ve pratik çerçevesini belirlemeyi başardı. Örneğin devletin bekası gerekçeli her hamlesinde tezkerelerde, dokunulmazlıkların kaldırılmasında CHP’den de destek buldu. Öte yandan CHP’nin Meclis toplantılarını boykot, Meclis’te oturma nöbeti, Yüksek Seçim Kurulu kapısında bekleme, kamu kurumlarının zincirli kapılarına dayanma gibi ne anlamı ne sonucu anlaşılan eylemleriyle CHP de iktidarın siyaseti itibarsızlaştırma çabasına destek verdi.
Şimdi CHP, diyalog süreçlerine açık tavır alır, Çorlu tren kazası davasına bizzat Özel katılır, sendikaların 1 Mayıs kararına uyacaklarını bildirirken yeniden siyasete dönmeye çabalıyor.
İktidarla diyalog sürecinin gerçek bir müzakereye dönüşebilmesi yanı sıra toplumla ve meselelerle yeni bir ilişki ve ilgi sürecine dönüşebilmesi için CHP’nin şeffaf davranması, kendi önkoşullarını açık ve net belirlemesi gerekli. Temennilere değil gerçeklere yaslanan bir çerçeve ancak diyaloğun müzakereye dönüşmesini sağlayabilir.
Var olan anayasaya bile uymayan bir iktidarın açtığı yeni anayasa tartışmasını gerçek gündemine ve kapsamına çekmenin yolu görüşmem diyerek tartışma dışında kalmak değil tersine görüşürken, denge denetleme mekanizmalarının niçin gerekli olduğunu, laikliğin kaçınılmazlığını, merkeziyetçiliğin nasıl keyfilik ürettiğini toplumsallaştırmak daha doğru bir hamle olabilir.
Ancak böylesi bir siyaset tarzı ile iktidarın gerçekte yeni anayasa yapmanın peşinde olmadığı, kendi süresini uzatırken merkeziyetçiliği güçlendirecek taktik hamlesi olduğu topluma afişe edilebilir.
Sivil toplumla, akademik dünya ile yeni, güçlü, karşılıklı beslenmeye dayalı ilişkiler kurmak başlangıç noktası olabilir. Meclis’e getirilen her bir tasarı, Külliye’den çıkan her bir karar için bu ilişkilerden beslenmek partinin beslenme damarlarını açmanın yollarından birisi.
YENİ GÜVEN İLİŞKİSİ
Bu yolla iktidarı müzakereye zorlamak sonuçlardan bağımsız olarak toplumdaki umutsuzluğa ve çaresizliğe karşı bir umut inşasının başlangıç adımları atılabilir.
Yeni siyaset tarzını inşa etmenin sürecinin elbette en önemli unsurlarından birisi de genel merkez kadar yerel yönetimlerde gerçekleştirilecek başarı hikayeleri olacaktır.
Yerellerde yeni bir yerel mutabakat anlayışı, yerel kararlarda şeffaflık ve katılımcılık, sosyal politikalarda yeni bir zihni çerçeve ve tüm bu uygulamaların doğru iletişimi ile CHP gündelik hayat üzerinden yeni bir güven ilişkisi inşa edebilir.
Ancak böylesi kapsamlı, katmanlı, boyutlu yeni bir siyaset tarzıyla CHP toplumla yeni bir güven ilişkisi kurabilir.”
(HABER MERKEZİ)